DATÇA’DA GEZİLECEK YERLER 2023

Datça Flow Surf Beach Hotel, Kızlanatlı-Gebekum’da bulunan, surf – beach-hotel konseptinde işleyen bir konaklama seçeneği. Kendine ait, windsurf ve kitesurf imkanları olan plajı var. İncelemek için TIKLAYIN.

1xbet

Taş Ev $$

1xbet

Cumalı Köyü’nde, 10 kişi kapasiteli, 4 yatak odasında 5 yatak olan, 2 banyolu bir ev. Kalabalık aileler ve arkadaş grupları için ideal. İncelemek için TIKLAYIN.

Bizim Ev Datça $$

1xbet

Bizim Ev, Kargı Koyu’nda çok tatlı vagon evler ve taş evler sunan bir işletme. Aynı işletmenin bir de yamaç ev diye Kargı Koyu’na tepeden bakan Instagram meşhuru bir evi de var. İncelemek için TIKLAYIN.

Aşağıdaki bağlantılardan Datça’daki tüm otelleri, evleri ve villaları inceleyebilirsiniz.

– Datça’daki KİRALIK EVLER ve VİLLALAR
– Datça’daki tüm OTELLER için TIKLAYIN.

Fiyat karşılaştırmasını kişi başı maliyetlere göre belirliyoruz. Özellikle evlerde çok kişi konaklama yapılabileceği için kişi başı maliyetler düşüyor ve daha avantajlı hale geliyor. Çiftler için de uygun fiyatlı güzel evler mevcut. Şimdiden harika bir tatil diliyoruz. Datça’dan bizim seçtiğimiz otelleri ise DATÇA’DA NEREDE KALINIR yazımızda bulabilirsiniz.

Datça’da Kamp Yapmak

Datça’da kamp yapmayı düşünürseniz birkaç kamping alternatifiniz ve çadır atabileceğiniz bakir koylar var. Elektriği suyu tuvaleti olan kampingte kalayım derseniz, Aktur Çadır ve Karavan Kampı ve Ovabükü’nde EzgiM Camping var.

Araba Kiralamak Gerekir mi?

Datça’da arabasız bir tatil düşünülemez bile. Ya da çok eliniz kolunuz bağlanır ve bir sürü şeyi göremeden dönersiniz. Datça’da Knidos Antik Kenti ve Knidos Feneri, Palamutbükü, Mesudiye Köyü gibi görülecek harika noktalar ve denize girilecek koylar var. Alt tarafı Eski Datça’dan yeni Datça’ya gitmek bile arabanız yoksa bir dert. Her yere taksiye binseniz pahalı olur, toplu taşıma ise çok gelişmemiş. O yüzden bizce ya arabalı gelin, ya da buradan kiralayın.

– Dalaman Havalimanı’ndan uygun fiyatlı ARAÇ KİRALAMAK için TIKLAYIN.
– Milas Havalimanı’ndan uygun fiyatlı ARAÇ KİRALAMAK için TIKLAYIN.

Datça’ya Ne Kadar Zaman Ayırmalı

Amacınız Datça’nın gezilecek yerler listesine tik atmaksa 2-3 gün yeter ama tekrar tekrar vurguladığım gibi Datça’nın olayı o değil, kafa tatili yapmak. Biz 3 hafta kaldık mesela. Yani biraz sizin ihtiyacınıza kalmış. Bu listedeki önerileri sıkışmadan, yaya yaya yapalım derseniz de 5-7 gün ayırın deriz.

Datça’da Gezilecek Yerler

1. Kumluk Plajı
2. Sevgi Yolu
3. Knidos Antik Kenti
4. Can Yücel Evi
5. Surf Tatil Köyü
6. Gebekum Tabiat Parkı
7. Tarihi Yel Değirmeni
8. Mehmet Ali Ağa Konağı (Kocaev)
9. UKKSA
10. Olive Farm
11. Knidia Eco Farm
12. Aktur Tatil Sitesi
13. Kairos Marina

1. Culinarium
2. Meyhane Datça
3. Emek Restaurant Kaptanın Yeri
4. Zekeriya Sofrası
5. Rumeli Köfte ve Ciğer
6. Cafe Inn
7. Çınar Dondurma
8. Coop Live
9. Coop Datça
10. Roll Coffee House
11. Dulcinea Cafe & Winehouse
12. Sapphire Roof Bistro
13. Jackie O
14. Datça Sofrası
15. Tekin Usta %100 Keçi Sütü Dondurma
16. Sarıhoş Restaurant
17. Knidos Şarapçılık
18. Datça Vineyard
19. Yakamengen Kafe Restoran
20. Jale Wine Celler
21. Mayan Cocktail Bar

Alışveriş

1. Sındı Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi
2. Trabzonlu Fırın Karanfilli Ekmek
3. Datça Köy Ürünleri
4. Pehlivan Datça Balları
5. Olive Farm
6. Jade Naturel
7. Atelier Datça

1. Datça Merkez İle Tanışın


Herkes yeni bir yere gittiğinde ilk durağı merkez olduğu için buyrun biz de Datça’yı gezmeye merkezden başlayalım dedik ama Datça’nın en güçlü yanının burası olmadığını peşinen söyleyelim. Hissiyatı sayfiye yerinden çok, ufak bir yerleşimin merkezi tadında. Tesisatçısı da burada, pastanesi de. Ama son senelerde Datça’nın giderek popülerleşmesi ile elbette çerezci gibi yerler bir tık şekil şemal yaparak yöresel ürünler satan tematik dükkanlara, sahildeki restoranlar daha turistik işletmelere dönmüşler. Yine de hala hiç bir şey bir marinada gezerken hissettiğiniz gibi “cilalanmış” durmuyor. Bunu iyi anlamda söylüyorum.

Tahmin edersiniz ki mekanların çoğu merkezde bulunuyor. Ama yazının başında da belirttiğimiz Datça yeme içmesi ile öne çıkan bir yer değil. Eğer merkezde yiyecekseniz şimdi bahsedeceğimiz mekanlardan şaşmayın:

Culinarium – Türk-Alman çiftin arkada kalan ama deniz manzaralı restoranı ballı tavuk, deniz mahsülü doldurulmuş kabak çiçeği, yengeç dolma, makarna çeşitleri gibi füzyon ve dünya mutfağıdan seçkiler sunuyor. Yıl dönümümüz için Cafe Inn’den daha doğru bir seçim olurmuş. Konum için tıklayın. Haritada 1 numara.

Meyhane Datça – Kasap babadan gelen et bilgisini cızbızlayıp rakı-balık düetine meydan okuyan tatlı bir meyhane. Konum için tıklayın. Haritada 2 numara.

Emek – Son derece mütevazi bir restoran olan Emek 1973’ten beri sadık müşterisine günlük balıklar, köfte, tandır gibi Türk mutfağının klasiklerini sunuyor. Konum için tıklayın. Haritada 3 numara.

Zekeriya Sofrası – Şanlıurfalı bir ailenin başlattığı esnaf lokantası bugün bir Datça klasiği olmuş. Ne yalan söyleyelim, biz umduğumuz lezzeti bulamadık ama yazmasak atlamış sanılırdı. Konum için tıklayın. Haritada 4 numara.

Rumeli Köfte – Köfte & piyaz, ciğerin Datça’daki adresi olan bu mütevazi aile işletmesi hem fiyatları, hem de lezzetleri ile gelenlerin yüzünü güldürüyor. Konum için tıklayın. Haritada 5 numara.

Cafe Inn – Cafe Inn ile ilgili detaylı açıklamaya Kumluk’un altında yer vermek daha iyi olacağından şimdilik atlıyoruz.

Bir de Datça merkezdeyken Türkiye’den çıkma en ünlü mimarlardan Cengiz Bektaş’ın 1977’de yaptığı, kendisinin ifadesi ile “Çağdaş, Akdenizli, Anadolulu bir yapı” olan Kangotan Evi’ni görmeyi unutmayın. Konumunu internetten bulamadık ama merkezde sora sora bulabilirsiniz. Bize de konumunu atarsanız bu yazıya bir katkınız bulunmuş olur.

2. Kumluk Plajı’nda Akşam Yemeği Mi Düşünmüştünüz? (Merkez)

Datça denince ilk akla gelen kare merkezdeki Kumluk plajına atılan masalar ve üzerinden sallanan ışıklı kabaklar ve fenerler. Gerçekten ağaçlardan sarkan bu ışıklar çok tatlı duruyor. Zaten denizin kıyısında, ayakların kumlarda oturmak mütemadiyen çok hoş. Bodrum-Gümüşlükvari bir havası var. Konum için tıklayın. Haritada 1 numara.

Kumluk Datça’da rakı-balığın ilk akla gelen adresi. Ama açık söylemek gerekirse restoranlar lezzet değil, ambiyans satıyorlar. Zaten internetten açıp yorumlarını okuduğunuz zaman direkt hevesiniz kırılıyor. Denen o ki, restoranlar kendi mezelerini yapmıyormuş, catering şirketlerinden hazır alıyorlarmış. Yalancının yalancısıyız. Doğru mu bilmem ama lezzetler gerçekten de kazan kazan yemek yapan bir yerin tadında.

Buradaki tek istisna Cafe Inn. Ama bir rakı-balık mekanı değil, daha çok deniz mahsüllü makarnalar, pizzalar, bruschettalar gibi dünya mutfağı klasiklerini yapan özneli sunumlu, lezzetli bir işletme. Ancak yemeklere gösterdikleri hassasiyeti mekanın tipine pek göstermemişler. Sanki Kumluk’a küsmüscesine ne sahildeki ışıklar geleneği devam ettirmiş, ne de başka bir hoşluk yaratmak için uğraşmış. Yani burası da Kumluk’ta restoranların antitezi: lezzet var, ambiyans noksan. Keyif için değil de daha çok leziz bir yemek için uğramalık. Konum için tıklayın. Haritada 7 numara.

Bütün bu dürüst yorumlarımıza rağmen Kumluk’ta canınız yine de iki duble içip, en azından kavun peynir tırtıklamak isteyebilir çünkü o ışıkların altında, denizin kucağında oturmak yine de insana hoş geliyor. Bu durumda rezervasyon yapmanızda fayda var çünkü böyle hisseden sadece siz olmuyorsunuz.

NOT: Sadece gezmeye gidecekseniz de akşam gelin çünkü gündüzleri o ışıklar yanmayınca aynı ambiyans olmuyor. Zaten masaları kaldırıp sezlongları diziyorlar. Eğer merkezde konaklıyorsanız ve arabanız yoksa buradan denize girebileceğinizi de unutmayın.

3. Akşamları Sevgi Yolu’nda Salınanlara Katılın (Merkez)

Kumluk Plajı’nın bir ucu Sevgi Yolu’na, diğer ucu da Datça Limanı’na uzanıyor. Kumluk ufacık bir plaj olduğundan zaten 100. adımınızda kendinizi hop Sevgi Yolu’nda bulacaksınız. Kumluk Plajı’ndan Hastaneönü Plajı’na kadar olan yaya yoluna Sevgi Yolu deniyor. Akşamüstleri, Datça halkının el emeği ile oluşturduğu işlerin satıldığı tezgahlar kuruluyor. Datça zaten ufak bir yer olduğu için öyle çok fazla tezgah bulmayı beklemeyin.

Bu tip güzergahlara başka şehirlerde “yalama yolu” deniyor, ailelerin dondurma alıp akşam yürüyüşüne çıktıkları rota olduğu için. :)) Konum için tıklayın. Haritada 2 numara.

4. Datça Limanı’nda Gecelerin Nabzını Tutun (Merkez)

Datça merkezin en hareketli yeri bizce burası çünkü gece takılmalık mekanlar bu tarafta. Ama +18’e geçmeden önce yalamacılarda bir vazifemizi yapalım: Datça’nın yerlilerin en sevdiği, keçi sütünden dondurmaları ile ünlü dondurmacısı Çınar Dondurma burada. Konum için tıklayın. Haritada 7 numara.

Gelelim Datça merkezin en eğlenceli kısmında. Burada da kafeler, barlar, restaurantlar dizi dizi. Biraz Kadıköy’ün miniskül versiyonu gibi hissiyat olarak. Nerelere uğranır:

Coop Live ve Coop Datça – Aynı işletme grubuna ait, birbirine 1 dakika mesafedeki canlı müzik mekanları. İkisi de lezzetli kokteylleri ile geceyi noktalama adresi. Datça’nın ahalisi genel olarak orta yaş ve üstü. Eğer gençseniz yaş ortalaması 20 civarında olan Coop Datça’ya sığınabilirsiniz. Ancak ağırlıklı olarak Türkçe müzik gruplarının performansları oluyor.

Not: Ne yazık ki pandemi dönemi yani 2019’da kapılarını hiç açamayan yerlerden ama 2020 sezonu için Instagram hesabından güncel açıklık durumu ve konser programını takip edebilirsiniz. Coop Live Konum için tıklayın. Haritada 8 numara. Coop Datça Konum için tıklayın. Haritada 9 numara.

Roll Coffee House – Dünyadan 90’ı aşkın bira çeşidi bulacağınız Roll House denize manzarasına karşı birkaç bardak yuvarlayabileceğiniz rahat bir kafe/bar. Konum için tıklayın. Haritada 10 numara.

Dulcinea Wine House – Gündüzleri edebiyat, sanat, ekolojiye dair söyleşilere ev sahipliği yapan mekan yazın deniz manzaralı terasında şarap yudumlamak için salaş ve samimi bir seçenek. Konum için tıklayın. Haritada 11 numara.

Sapphire Roof – Sapphire otelin terasındaki bar diğer seçeneklere göre bir tık daha özenli tasarım ve sunumlar sunuyor. Yine denizi seyredebileceğiniz bir manzaraya sahip. Konum için tıklayın. Haritada 12 numara.

NOT: Tekne turuna katılmak isterseniz tekneler burdan kalkıyor.

5. Knidos Antik Kenti’nde Günü Batırın & Deveboynu Deniz Feneri’ne Tırmanın

Knidos’ta günü batırmadan Datça’dan döneni dövüyorlar. Gün batımlarının zaten sefasını sürmeye bayılan bir çift olarak biz de kaçırmadık tabi. Klasik rutin şöyle; yol üzerindeki Knidos Şarapçılık’tan bir şişe kapıp burada minik bir piknik eşliğinde tokuşturmak.

Tarihi MÖ 2000 yılına kadar uzanan Knidos Antik Kenti Ege ile Akdeniz’in birleştiği Tekir Burnu’nda kurulmuş. Saat planlamasını önce antik kenti gezip, sonra da gün batımını yakalaycak şekilde yapmanız lazım. Kimileri bizim yukarıdaki fotoğrafta izlediğimiz yerden, kimisi de aynı fotoğrafta gördüğünüz Deveboynu Deniz Feneri’nin olduğu tepeden izlemeyi seçiyor. Biz deniz fenerine yürümemin 30-40 dakika sürdüğünü bilmediğimizden zamana sıkıştık ve bu 10-15 dakikada varılan tepeye talip olduk.

Hesaba katmanız gereken bir diğer şey de bizim bulunduğumuz tepenin hemen yanında bir patikadan inebileceğiniz harika bir bakir koyun olduğu. Yani Ege’nin son koyu oluyor kendisi. Rengini falan görünce biz “Tüh erken gelip şurada bir yüzseydik” dedik. Yani, hem antik kenti gezeyim, hem yüzeyim, hem de deniz fenerine tırmanayım derseniz gün batımından en az 2 saat önce burada olmanız lazım. Eğer bizim antik kent + yüzme molası + bizim tepeden gün batımı derseniz de 1,5 saat evvelinden. “Datça’nın her yerinde deniz zaten çok güzel, buraya yüzmeye gerek var mı?” derseniz, yok. Bizimki bir antik kentte yüzme fanzetisi işte.

Deniz fenerini de kısaca tanımak isteyenler için kısaca bilgi verelim. 1931’de inşa edilmiş. Deniz seviyesinden 104 metre yüksekte olan fenerin görünüş mesafesi ise 12 deniz mili yani 22 kilometre civarında. Efsaneye göre ta Mısır’dan görüyormuş. Tabi yersen İlk zamanlar ışık kaynağı olarak fitilli gaz yağı lambası kullanılmış şimdi ise güneş enerjisi ile çalışan elektrik lambası kullanılıyor.

NOT: Fenere çıkacaksanız;
1. Terlikle olmaz. Kapalı ayakkabı iyi olur.
2. Gün battıktan sonra deniz fenerinden geriye ışıksız bir patikadan 45 dakika yürümeniz gerekiyor. Işık için telefonunuzun şarjının olduğundan ya da fener getirdiğinizden emin olun.

Peki Kimmiş Bu Sefacı Knidos’lular?

Sefacı diyorum çünkü fıstık gibi yere kurmuşlar. Kentin sağındaki koy Ege, solundaki koy Akdeniz. Bir de her gün gün batımı keyfi. Daha ne olsun? Ama aslında Knidos ilk olarak bu burunda kurulmumamış. MÖ 1000 yıllarında Trakya ve Yunanistan üzerinden bölgeye gelen Dorlar ilk önce Dalacak Burnu’ndaki Burgaz mevkiinde Knidos kentini kurmuşlar. Zaman içinde Akdeniz’den Karadeniz’e deniz ticaretinin önem kazanması ile, Knidos M.Ö 4. yy’da bugünkü yerine taşınmış.

Ticarette, bilimde, kültür sanatta gelişen Knidos, daha sonra Lidya egemenliğine giriyor, MÖ 546’da ise Pers egemenliğine giriyor. Büyük İskender sonrası Helenistik Dönem’de altın çağını yaşamaya başlayan Knidoslular, Seleukos Krallığı ile Roma İmparatorluğu arasındaki savaşta Roma’nın yanında yer alıyor, Bergama Krallığı’na katılıyor. Roma ve erken Bizans döneminde tapınakların yerlerini kiliseler alıyor ve nüfus 70.000’lere ulaşıyor. Şehir daha sonraki dönemde depremler ve korsan saldırılarıyla güçsüzleşip M.S 7. yy’da kaderine terk ediliyor. 13.yy’da Menteşe Beyliği ile Türk egemenliğine giren yarımada, 15. yy’da Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılarak Datça adını alıyor.

Sanatın ve Bilimin Kenti

Antik dönemde önemli bir kıyı kenti olan Knidos, antik tarihçi ve coğrafyacı Strabon’un belirttiği üzere, “çifte kent” görünümüne sahip. Çünkü anakara ve “Kap Krio” olarak adlandırılan ve bugün üzerinde deniz fenerinin bulunduğu ada kısmı olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Ada ile anakara arasındaki deniz sonradan doldurulmuş ve ortaya biri askeri amaçla kullanılan diğeri ise ticaret için kullanılan iki liman çıkmış. Izgara plan düzenine göre kurulmuş olan şehrin anakara kısmında, iki tiyatro, odeon, akropol, nekropol, güneş saati, Apollon Tapınağı ve sunağı başta olmak üzere sayısız tapınak ve büyük bir agora gibi bölümler bulunuyor. Kap Krio’da ise dükkanlar, işlikler ve yerleşimler olduğu biliniyor.

M.Ö. 6. yy’dan başlayarak önemli bir turizm ve ticaret merkezi olan şehirde kültür ve sanat da gelişmiş. O devirde matematik, astronomi, fizik alanında çalışmalar yapan Eudoksos Knidoslu, dönemin en ünlü gözlemevi de buradaymış. Dünyanın yedi harikasından biri olan İskenderiye Feneri’nin mimari Sostratos da Knidos’tan çıkmaymış. Tüm bunların yanında ürettiği ve ihraç ettiği şaraplarıyla da ünlüymüş.

Şehrin sanatsal simgesi ise Knidos Afroditi. Atinalı heykeltıraş Praksiteles’in beyaz mermerden yaptığı heykel, dünyadaki ilk çıplak kadın heykeli olarak kabul ediliyor. Knidos sikkelerinin üstünde de yer alan bu heykelin kaidesi bulunmuş olsa da kendisi asla bulunamamış. Sonradan aslına uygun başka kopyaları yapılmış.

Şehrin gerçek simgesi ise aslan. Zaten 1858’de İngilizler tarafından ören yerinde bulunan devasa Knidos Aslanı, keşfedilmesinden kısa bir süre sonra Osmanlı izni ile Londra’daki British Museum’a götürülüyor ve koleksiyona ekleniyor.

Ziyaret Bilgileri

– Müzekart geçiyor.
– Çalışma Saatleri: 1 Nisan – 1 Ekim tarihleri arasında, 10.00 – 19.00, 1 Ekim – 1 Nisan tarihleri arasında 08.30 – 17.30
– Konum için tıklayın. Haritada 3 numara.

6. Datça’nın Tüketilmemiş Koylarını Keşfetin: Palamutbükü, Kargı, Ovabükü…

Datça bir yaz rüyası diye boşuna demiyorum; 50’den fazla denize girilebilecek koyu ve plajı var. Tabi Datça’da koy değil, bük diyoruz. En güzel yanı da bu harika büklerin siteler, resortlar, beach clublar ile parsellenmiş olmaması (dilimi ısırıyorum yazarken). Bu büklerin kimisi karayolu bağlantılı, kimisi değil. Yol olmayanların bazılarına kimisine Knidos Antik Kenti’ndeki koy gibi patikalardan yürüyerek ulaşılabiliyor. Diğerleri ise teknecilerin gizli cennetleri.


Çoğu insan arabayla ulaşılabilen, cafe, tuvalet, otel, bakkal gibi alt yapıları olan yerleri tercih ediyor. Bu büklerden Mesudiye’nin üç güzelleri (Kızılbük, Ovabükü, Hayıtbükü koyları), Palamutbükü ve Kargı Koyu en çok tercih edilenleri. Hepsinin bakir bir sahili ve pırıl pırıl bir denizi var. Bazıları içinde kendi dünyaları olan birer ufak tatil beldesi. Aralarında en gelişmiş ve aynı zamanda merkeze en uzak olanı Palamutbükü.

Bükleri bazı Datça’da gezilecek yerler yazılarında ayrı maddeler olarak görebilirsiniz ama buralarda yüzmek dışında yapılacak çok fazla şey bulunmadığından bizce bu şekilde bir yönlendirme çok doğru olmuyor. Biz buraları daha çok yüzme durakları olarak gördüğümden En Güzel Datça Koyları ve Plajları yazımızda ele almayı uygun bulduk.

Bizim favorimiz ise Gabaklar ve Kargı ama siz mutlaka hepsini gezin. Zaten hepsi yanyana dizilmiş koylar. Yol üzerinde tesissiz, hiç gelişmemiş, mis gibi koylarlar da var. Bazıları çakıl, bazıları kumul. Siz yine mayonuzu giymeden zevkinize en uygun koyu/plajı bulmak için şu En Güzel Datça Koyları ve Plajları yazımıza da bir bakın en iyisi.

7. Tekne Turuyla Denizcilerin Gizli Cennetlerine Kaçın


Teknecilerin gizli cennetlerine günübirlik talip olmak için tekne turlarına katılabilir ya da özel bir tur planlayabilirsiniz. Bir kısa tur, bir de Knidos Antik Kenti’ne kadar uzun tur oluyormuş. İkisini de denemedik ama bize tavsiye edilen kısa turun daha iyi olduğuydu. Mesafe uzadıkça turun önemli kısmı yolda geçiyor ve arada güzel koylar atlanıyormuş. Ama yüksek sezonda Datça’da olmayı planlıyorsanız uzaklar daha tenha olabilir. Tekne turları ayarlamalarını limanda yapabilirsiniz.

8. Eski Datça’nın Taş Sokaklarını Turlayın & Can Yücel Evi’ni Görün & Barlarında Takılın

Taş evleri, butik otelleri ve kafeleri ile Eski Datça bize Alaçatı’nın eski günlerini hatırlattı. Alaçatı’ya kıyasla çok çok daha ufak tabi. Ama 10 yıl önce gördüğüm eski Datça ile bugün gördüğüm arasında inanılmaz bir popülerleşme var.

Eski Datça daha çok akşam üstü şenleniyor. Gündüzleri biraz sönük. Güneş gidince sokaklarına tezgahlar kuruluyor, kafe ve barlardan müzik sesleri yükselmeye başlıyor. Bizce bir gecenizi de Eski Datça barlarına geleni geçeni izlemek için ayırmayı düşünemelisiniz. Yazın barlar “sokak partileri” yapıyor. Tabi á la Datça olduğu için sakin ve olgun bir “parti” bulmayı bekleyebilirsiniz.

Jackie O – Harika kokteylleri ve jazz dinletileri ile bizce buranın en sevilen barı. Konum için tıklayın. Haritada 13 numara. Ayrıca burada bademli köfte, bademli kahve, Datça gazozu gibi birçok yerel lezzetini tadabilirsiniz. Bizi pek etkilemedi ama en azından denemedim demezsiniz.

Datça Sofrası‘nda bademli köfte ve yerel yemekler > Konum için tıklayın. Haritada 14 numara.

Tekin Usta‘da keçi sütünden dondurma > Konum için tıklayın. Haritada 15 numara.

Ve tabii ki Can Yücel’in evinin olduğu Can Sokağı’na uğramadan dönmeyin. Şimdilik evin içini gezemiyorsunuz çünkü eşi ressam Güler Yücel Mart 2020’de aramızdan ayrılmadan öncesine kadar evde yaşıyordu. Umarız bir gün başarılı bir müzecilik anlayışı ile müze eve dönüştürülür. Konum için tıklayın. Haritada 4 numara.

9. Datça’nın Meşhur Lezzetlerini Tadın: Bademi, Bademli Her Şeyi, Karanfilli Ekmeği, Gazozu, Balı

Badem: Datça’nın en meşhur ürünü bademi. Datça’nın mikrokliması yalnızca Datça yöresine ait olan endemik badem çeşitleri var. Bunlardan Nurlu Badem olanı, kalitesi ve lezzeti bakımından Datça’daki en iyi bademi. Erken olgunlaşan ve çiçek açan bir badem türü. Şubat ayı, diğer bölgelerdeki badem türleri için dondurucu soğuk iken, Datça’nın kendine özel ılıman havası, Nurlu Badem’in donmadan yaşamasına olanak sağlıyor. Bademi merkezdeki her dükkandan, yol üzerindeki köylülerden alabilirsiniz. Datça’nın yerlisine de biraz katkım olsun derseniz, badem için Sındı Köyü’nün kooperatifine de uğrayabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 1 numara.

Bademli Her Şey: Bademi meşhur olunca kurabiyesinden köftesine, balığına bademi her şeye maydanoz etmişler. Yerellere sorduk bunlar turizmin çıkardığı icatlarmış. Kurabiyesini, bademli balığı ayıla bayıla yedik de bazı lezzetler de biraz zorlama olmuş dedik. Ama menüde şunlardan birisini görürseniz affetmeyin bademli tavuk, bademli levrek, bademli kabak ve fasulye. Biz bademli balığı Palamutbükü’ndeki Sarıhoş Restaurant’ta denedik. Umduğumuzdan güzel bir kombinasyonla karşılaştık. Konum için tıklayın. Köftesini yıllar önce beğenmiştim ama bu sefer aynı duyguyu yaşamadım. Haritada 16 numara.

Karanfilli Ekmek: Bu nasıl güzel bir şey? Nasıl ülke geneline yayılıp bir fırın kültü olmamış hayret doğrusu. Emek Datça’nın Reşadiye beldesine ait bir lezzet, maalesef Datça’da bile fırınlarda kolay kolay bulunmuyor. Yarı yarıya tam buğday unu ve beyaz unla yapılıyor. Karanfil müthiş kokuyor ve aynı zamanda ağzınızda çok aromatik bir tat bırakıyor. Reşadiye’deki ana yol üzerindeki Trabzonlu fırından alabilirsiniz ancak geçe kalmayın, bitiyor. Konum için tıklayın. Haritada 2 numara.

Datça Gazozu: Yerel gazoz sevenler buraya! İki farklı marka var. Biri Dadya diğeri de Datça Köy Ürünleri.

Narpuz Çayı: O da neymiş ki? Narpuz Datça dağlarında yetişen bir tür yabani nane. Bitki çayı olarak tüketiliyor. Baharatlı bir aroması var. Eski Datça sokaklarındaki kafelerde bulabilirsiniz.

Keçi Sütünden Dondurma: Datça’nın keçi sütünden dondurması da başarılı. En turistik ve meşhur olan dondurmacısı Tekin Usta ama yereller Çınar Dondurma’yı tercih ediyor. Bal-bademlisi meşhur ama aşırı şekerli olduğundan bizim içimizi baydı, yiyemedik. Ama diğer çeşitler gayet güzel.

Yöresel Ürünleri Nereden Satın Alabiliriz?

– Eve götürmelik mutfak alışverişlerinizi için: Kavrulmuş soyulmuş badem, ballı badem, bademli kuru baklava gibi seçenekler için Datça Köy Ürünleri‘ne uğrayabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 3 numara.
Bal bademden sabuna yöresel ürünler için Pehlivan‘a bakabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 4 numara.
Zeytinden doğal bakım ürünlerine daha birçok şey için Olive Farm‘a uğrayabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 5 numara.

– Yerel ürünler demişken, alkol, koruyucu, sentetik koku, renk veren maddeler ve klorlu alüminyum tuzları içermeyen, tamamen vegan vücut spreyi ve deodorant gibi ürünler üreten Jade Naturel‘e de uğramadan geçmeyin. Benim gibi hassas ve alerjik ciltler için harika ürünleri var. Konum için tıklayın. Haritada 6 numara.
El yapımı seramik ve kilim ürünler bulabileceğiniz, Kairos Maria’daki Atelier Datça da alışveriş duraklarınız arasında olsun. Konum için tıklayın. Haritada 7 numara.

10. Bahçe İçinde Ya da Deniz Manzaralı Bir Taş Ev Tutun

Datça sunduğu keyifli villa ve kiralık ev olanaklarıyla konaklamanızı uygun maliyetlere yapabileceğiniz bütçe dostu yerlerden. Özellikle Mesudiye, Palamutbükü ve Kızlan’da bahçe içinde, manzaralara karşı çok şirin ahşap ve taş evler, sonsuzluk havuzlu tatil evleri bulabiliyorsunuz. Üstelik ev tutmak, çocuklu aileler ve arkadaş grupları gibi nispeten kalabalık gruplar için kişi başı maliyetleri düşürdüğünden ideal oluyor. Datça’da Kiralık Villa ve Tatil Evleri yazımızda verdiğimiz favorilerimizi incelemeden konaklamanıza karar vermeyin deriz.

11. Datça’da Balıkadam Olup Balıklara Katılın


Sualtı Kaş kadar renkli olmasa da Datça da dalış yapmak için güzel bir yer. Yüzken bile bir sürü balık görüyorsunuz, üstelik şnorkel bile takmadan. Çok insanla tanışmamışlar herhalde, dibine kadar geliyorlar. Dalışa yeni başlıyorsanız eğitim alabileceğiniz okullar da var tecrübeli ve bröveli bir dalgıçsanız, dalış yapabileceğiniz tekne organizasyonları da. Burada dalış yapabileceğiniz merkezlerden bazıları: Datça Reef Diving, Uçan Balık, Surf Tatil Köyü.

12. Windsurf İle Datça’nın Meşhur Rüzgarıyla Birlikte Esin


Datça Yarımadası, Türkiye’de rüzgar sörfü yapmak için en ideal noktalarından. Çünkü yarımadada yıl boyunca kuvvetli rüzgar esiyor. Yaz aylarında özellikle öğleden sonraları sörf için ideal deniz oluyor.

Halihazırda deneyimli bir sörfçüyseniz, Temmuz ve Ağustos aylarında kuvvetli rüzgar alan Kızlanaltı Gebekum Mevkii’nde rüzgar sörfü keyfini kaçırmayın. Acemisiyseniz de burada ders alabileceğiniz sörf okulları mevcut.

Ayrıca burada, Türkiye’de konsepti bir ilk olan Surf Tatil Köyü‘ü var. Sörf eğitimi + ekipman kiralama + konaklama + yemek şeklinde paketler sunuyorlar. Yani paket dahilinde hem yarım pansiyon konaklar hem de hafta boyunca surf dersleri ve kiralama imkanlarından faydalanıyorsunuz. Buranın Türkiye Yelken federasyonu’nun her yıl düzenlediği Türkiye Windsurf Şampiyonası’na ev sahipliği yaptığını, yaz sezonunda gençlik sörf kampları düzenlediğini ve sup yoga ve mat yoga gibi daha birçok seçenek olduğunu da ekleyelim. Konum için tıklayın. Haritada 5 numara.

13. Gebekum Doğa Parkı’ndaki Plajda 6 Milyon Yıllık Fosil Kumullarda Yürüyün

Sörf yapılan mevkiiyi geçtiğinizde Gebekum Doğa Parkı’na geliyosunuz. Datça Yarımadası’nın en uzun plajı. Koruma altında olan 6 kilometrelik alanda, 3. zaman, yani Pliyosen Dönem’de ve 4. Zaman yani Kuaterner Dönem’de akarsularla taşınmış ve tortullaşmış materyallerden oluşmuş fosil bir kumul şeridi bulunuyor. Yani buradaki kumul şeridinin tabanı 6 milyon yıllık. Bu da Gebekum’u çok çok özel bir yer yapıyor.

Kumul içinde, bitki ve hayvan olarak da birçok canlı türünü barındırıyor. Yapılan araştırmalarda, kumul içinde ağaç, çalı, odunsu ve otsu olmak üzere toplam 90 çeşit bitki, 19 kuş türü fosiline rastlanmış. Herhangi bir giriş ücreti yok. Siz de gelip burada yürüyüş yapabilirsiniz. Fakat buraya yeterince bakım yapılmadığı yönünde tartışmalar sürüyor. Çünkü zaman zaman dalgalarla bu sahile pislik vuruyor. Düzenli olarak temizlik ve bakımının yapılması gerekiyor. Gittiğinizde hoş olmayan bir manzara ile karşılarşırsanız nedeni bilin ki bu. Konum için tıklayın. Haritada 6 numara.

14. Datça Bağlarında Kadehleri Tokuşturun


Geldik Datça’ya gelenlerin favori aktivitelerinden birisine: Şarapevlerinde demlenmek. Bildiğiniz üzere Urla Bağ Yolu‘nun öncülüğünde birçok turizm bölgesinde şarapçılık ve bağcılık yeniden canlanmaya başladı. Artık Türk şarabı ile ilgili dünyada söylenenler göğsümüzü kabartıyor. Aslında topraklarımızda çok derin bir şarap kültürü varmış, ama zaman içinde körelip kaybolmuş. Datça da, aynı Urla gibi şarap belleğini tazeleyenlerden. Knidos Antik Kenti’nden beri süregelen 2000 yıllık şarapçılık kültürü uykusundan uyanıyor.

Bizce de bu bağları görmek, şarapevlerinde bir akşam geçirmek Datça’nın atlanılmaması gerekenlerinden. Ama naçizene fikrimizi duymak isterseniz tattığımız şarapların tadından çok şarapevlerin kendilerini, atmosferini sevdik. Uğrayabileceğiniz 2 yer var:

Wine Garden (Knidos Şarapçılık) – Bizim doğduğumuz yıllarda ODTÜ’den mezun olan Giray Bey aslında bir turizimciymiş. Şarap tutkunu olduğundan senedir dağlardan Anadolu’nun antik üzümlerini topluyormuş. Topraklarımızda 3000 çeşit üzüm varmış arkadaşlar! Bir gün bu yörede diğerlerinden genetik olarak ayrışan yepyeni bir üzüm bulmuş ve adını Knidos Karası koymuş ve 2004’te de

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Scroll to Top